Kırılmış kalbinin yaralarını üzerinde taşıyan Leyla başından geçen bir ayrılığın sonunda baba evine döner ve bir yanda kırılan kalbini bir yanda otoriter babası Selim’le olan bağını onarmaya başlar. Çocukluk evinin kapısından adımını attığında hayatının en zor 4 yılına girdiğinden habersizdir. Leyla ile yolu kesişinceye kadar yalnızca kendisi için yaşamış olan İskender, yetimhanede büyümüş ve hayatı boyunca hiç evi olmamış bir adamdır. Belki de meslek olarak başkalarına ev yapmayı seçmesi bundandır. Kazara yaşanan ilk bakışmanın üzerinden uzun bir zaman geçse de filizlenen aşk hızla ilerler. Biri aşktan, biri yalnızlıktan nasibini almış, dünyaları taban tabana zıt çiftimiz herşeye rağmen aradıklarını birbirinde bulur. İskender, birine ait olma, yarını planlama, bir kadının kocası olma duygularından oldukça uzak ve bu kavramlara yabancıdır. Ama Leyla, kalbini iyileştiren adama bütün bu karanlık noktalarından çıkacağı yeni bir dünya armağan eder. İkisinin özene bezene kurduğu dünyanın üstüne bir kabus çökene kadar. Onun evi artık Leyla’dır.